“Hiç kimsenin zihnimde kirli ayaklarıyla gezinmesine müsaade etmeyeceğim.” Gandhi
Birkaç haftalık tatil arasından sonra, bugün ana hatlarıyla dış odaklı olmaktan iç odaklı olmaya geçişin öneminden bahsedeceğim. Hayatımızda mutlu, başarılı ya da zengin olup olmamamızın kendi seçimlerimizden kaynaklandığına inanıyorum. Düşünceme göre bu hayatta kendi seçimlerimizin sonuçlarını yaşıyoruz…
Dış odaklı olmak, hayatımızda yaşadıklarımızın nedenini dış etkenlerde bulmak olarak tanımlanabilir. Eğer yapmak istediğiniz bir şeyi gerçekleştiremediğinizde bunun nedenini kendinizin dışında arıyorsanız dış odaklısınız demektir. Bu durum her konu için geçerli olabilir. Hayat algımız ve bunun sonuçları açısından önemlidir. Bir toplantıya geç kaldığınızda neden olarak trafiği gösteriyorsanız (İstanbul gibi çok yoğun ve sağı solu belli olmayan şehirler için zaman zaman bu gerekçe doğru olabilse de), şirketinizde patronunuzu, ev yaşamınızda sevgilinizi, eşinizi ya da ebeveynlerinizi suçluyorsanız siz de çoğunluk gibi dış odaklısınız demektir.
Dış odaklıysam ne olmuş diyorsanız açıklayayım; dış odaklı olduğunuzda hayatı kendi istediğiniz gibi yaşamak için başka insanlara bağımlı olursunuz. Bu durum mutlu olmanız konusunda da, başarılı olmanız konusunda da, aklınıza gelebilecek diğer konularda da geçerlidir. Bahane bulmak ile sonuçlanan bir süreçtir. İstemediğim bir durumdayım çünkü filanca kişi benim bu durumdan çıkmama mani oluyor dersiniz. Bunu diyerek içinizi rahatlatırsınız belki ama sorunun kendisini çözmüş olmazsınız. Bir işi yaptım ve kötü sonuçlandı, bu işi falanca kişi yüzünden kabul etmiştim deyip onu suçlarsınız. Halbuki bir fikri kabul edildikten sonra artık sizin kararınız haline gelir, bunu görmeyenler ise kendi yaptıklarından başkalarını sorumlu tutmaya devam ederler.
Günümüz dünyasında olaylara karşı lider tutumu almak, proaktif davranabilmek önemli meziyetler olarak ön plana çıkmakta. Bunu yapabilmek için odağımızı dışarıdan içeriye almamız önem arz eder. Bir sorun ile karşılaştığımızda bahane olarak görülebilecek nedenler sıraladığımızı fark edince mutlaka durup tekrar düşünmeliyiz. Mevcut durumun böyle olmasını bizim bireysel olarak engellememiz mümkün müydü? Bu yaşanan deneyimden ne çıkarım yapabilir ve geleceğimize ne fayda taşıyabiliriz?
İç odaklı bir insan olarak kişisel mutluluğu bulmanın ve başka insanların hayatlarına da bunu taşıyabilmenin mümkün olduğuna inanıyorum. İyisiyle kötüsüyle yaptığımız her şeyden kendimizi sorumlu hissetmek, yaptığımız işleri düzeltmemizde bize büyük avantaj sağlarken aynı zamanda da çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizi daha sağlıklı yürütmemizde bize büyük katkı sağlayacaktır. Kötü haber ise, her güzel tutumu oluşturma süreci gibi odağınızı içe almak da çalışma gerektirecektir. Bu konuda bir değişim sağlayabilmek için yoğun şekilde efor harcamanız gerekecek ama inanın buna değecektir. Kendinizi dış odakta bulduğunuzda hemen silkinin ve kendinize dönmek için sorular sorun.
İç odaklı olmanın faydaları hakkında kişisel deneyimlerinizi yorum kısmına paylaşırsanız çok sevinirim. İyi haftalar.