“Benim kuşağımın en büyük keşfi, bir insanın tavrını değiştirmekle yaşamını da değiştirebileceğini öğrenmesidir.” William James
Bu haftaki yazımı yıllar önce okuduğum ve ara ara tekrar okumaktan zevk duyduğum bir kitaptan esinlenerek yazacağım: Dr. Richard Carlson’ın Ufak Şeyleri Dert Etmeyin Hepsi de Ufak Şeylerdir adlı kitabı. Kitap çok tutulduktan sonra aşk hayatında, iş hayatında, gençler için, erkekler için, kadınlar için ufak şeyleri dert etmeyin kitapları da yazıldı. Bunlar arasından okuduklarım oldu, lakin orijinal olanını mutlaka okumanızı öneririm. Başka alan ve konularda olduğu gibi ilk ürün çok tutulduğunda ortaya ticari kaygılarla ilk ürünün versiyonları çıkabiliyor ve açık söylemek gerekirse ilk olanın etkisini genellikle yaratamıyor. Bu kitabı okurken birçok öneriyi halihazırda bildiğinizi düşüneceksiniz. Kitap size hiç bilmediğiniz, yepyeni fikirler sunmuyor ama kitabı okurken bilmek kadar uygulamak gerektiğini hatırlayacaksınız ve birçok önemli fikri bir arada bulacaksınız.
Eskiden Türk insanı olarak genelde hayata olumlu bakan insanlar sayılmayız diye düşünürdüm. Sosyoekonomik şartlarla mutluluğun doğrudan ilişkili olduğu yanılgısına inanıyordum. Ama zaman içerisinde farklı milletlerden, farklı kültürlerden insanlar tanıdıkça farkettim ki, insanlar kökenlerinden bağımsız şekilde ve birbirlerine benzer şekilde ufacık şeyleri takıyorlar. Aslında hepimizin bildiğini düşündüğüm bir gerçek var: hayat o kadar kısa ki, gelecek sene hatta birkaç ay sonrasında hatırlayamayacağınız, küçük konuları düşünüp kendinizi üzmeye vaktiniz yok.
Bu konuyu eminim siz de defalarca kez düşünmüşsünüzdür. Küçük şeyleri dert etmek deyince, aklınıza hemen gelen neler var? Uzun bir kuyrukta sıranızı beklerken, hakkınıza saldırdığını düşünüp öfkeyle çıkıştığınız veya zihninizde savaş verdiğiniz genç/yaşlı teyze/amca mı? Trafikte size yol vermeyen araç ya da yeşil yandığı halde dalıp hareket etmeyen öndeki araç mı? Kalabalık bir kaldırımda günün koşturusu esnasında size omuz atıp geçen aceleci insanlar mı? Bu sahneleri gözünüzde canlandırdığınızda bile içinizde ufak/büyük bir öfke oluşuyor olabilir. Gerçekten de anlık olarak düşününce can sıkıcı olaylar olarak algılanabilirler. Diğer taraftan, o anla sınırlı kalacak anlar yüzünden günümüzü mahvettiğimiz olur. Bir daha görmeyeceğiniz bir insanın size söylediği bir kelime ya da yaptığı bir davranış yüzünden gününüzün gergin geçtiği oldu mu? Evet dediğinizi duyar gibiyim, hatta bazen bu gerginlikle sevdiklerinize kötü davrandığınız bile olmuş olabilir.
Yıllar içinde farkettim ki, insan doğası böyle. Anlık olayları büyük çerçeveye göre daha kolay algıladığından ötürü olabilir, anlık olayları önemser ve onlara takılı kalır. Tanıdığınız herkesi düşünmenizi istiyorum; Türk, Alman, İngiliz, Amerikalı, Güney Afrikalı, Tayvanlı hangi millet olursa olsun insanların ana olarak konuştukları şeyler nelerdir? Bunun cevabı anlık olaylardır. Eşinize, arkadaşlarınıza iş hayatınızda haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz ya da keyfinizi kaçıran ve tasdiklenme ihtiyacı hissettiğiniz olayları anlatmaktan neredeyse zevk duyarsınız. İşin en kötü kısmı tam da budur aslında; çoğu zaman başımıza gelen olaylardan keyifle anlatılabileceklerine odaklanmak yerine ufak tefek şeylere takılır kalırız; toplantıda olan bir gerginliğe, müşterinizin söylediği ve keyfimizi kaçıran yorumlara ya da yakın arkadaşımızın bizi saatlerce bekletmesi gibi konulara takılırız. Belki bu sonuncusu size ufak birşey gibi gelmeyebilir. Saatlerce beklemeyi kimse sevmez ama işin aslı hayatımızda gerçekten büyük olan, gerçekten değerli olan şey sağlığımız, mutluluğumuz, ailemiz sevdiklerimizdir. Bunları kaybetme riskine girmeyeceğimizi söyleriz ama ufak şeylere takılarak hep bizim için en değerli konularımızı sona atarız.
Bu konuda aklınızda tutmanızı istediğim üç şey var. Birincisi, çoğumuz insan olarak ufak şeylere haddinden fazla değer veriyoruz. Canınızı sıkan biri olduğunu düşündüğünüzde kendinize şunu sorun “Otobüste bana yer vermeyen genç çocuğa aradan 1 ay geçtiğinde bile kızgın olacak mıyım?” İkincisi ufak şeyler çığ gibi büyüyüp tüm şimdiki zamanınızı gergin geçirmenize neden olabilirler. Üçüncü ve en önemlisi de esas olan büyük resimdir. Küçük şeylerle uğraşarak yaşarsanız birçok insanın düştüğü tuzağa düşer ve hayatınızdaki daha önemli konulara odaklanamazsınız. İnsanların birçoğu yaşam enerjilerinin büyük kısmını günlük konular üzerine konuşarak, yakınarak, üzülerek tüketirler. Siz onlardan farklı davranın. Küçük şeyleri takmayın, hepsi de küçük şeylerdir. İyi haftalar.