Para için hayatını satmaya değer mi?

“Bilge bir kişi parayı kafasının içinde tutmalı kalbinde değil.” Jonathan Swift

İnsanların genel yaşayışına baktığımızda; günümüz insanı doğuyor, aile içinde büyütülüyor, ailenin imkanlarına ve kendi başarılarına uygun okullarda okuyor. Çok şanslıysa üniversitede güzel bir bölüme giriyor ve sonra iş hayatına atılıyor ve hayat dişlisinin çarkları emeklilikle son buluyor. Çalışan kesimin hayatı aşağı yukarı bundan ibaret. Doğum, eğitim (o da yeterince şanslıysa), çalışma, emeklilik ve ölüm. Hayatın bir rutininin olduğu yadsınamaz. Bunu eleştirecek değilim elbet. Benim üzerinde durmak istediğim konu hayat yolu olarak önümüzde duran bu modelin içeriğinin esnetilebilir olup olmadığı üzerine düşünmeyi sağlayabilmek. Şunu da eklemeliyim, her toplumda açlık sınırı altında yaşamaya çalışan bir çok insan vardır ve bu yazıda paylaşacağım öneriler maalesef onlar için yeterli olamayacaktır. Onların içinde bulundukları çıkmazdan çıkabilmek için daha fazla çabalamaları ve zincirlerini kırmaları gerekmekte. Şu ana kadar seçtikleri yol hayatları için gelişim sağlamadıysa yollarını değiştirip başka yollar aramalılar. Benim bu yazının muhatabı olarak gördüğüm kesim ise toplumun orta ekonomik şartlarına sahip %50-60’lık kısmıdır.

Bazı şehirlerde hayat çok hızlıdır. İstanbul bu şehirlerin başında gelir. Çok büyük olan bu şehrin hayatı bir anda tüketen türden bir yapısı vardır. Çok çalışılır, az yaşanır. Bir rutinin içinde insanlar oradan oraya savrulur dururlar. Peki, tam olarak ne için? Bu soruya pek çok insan benzer cevaplar verir “İyi bir yaşam için”, “Çocuklarıma iyi bir gelecek bırakabilmek için”, “Yaşlılığımda rahat edebilmek için” gibi. Evet, bir çoğumuz bunun için emek sarf eder, bunun için sebat eder, bunun için bugünlerimizi feda ederiz. Son karelerimiz de benzerdir; göz açıp kapayana kadar hayat sonlarına yaklaşır, ben bu hayatta neler yaptım neler yapamadım öz sorgusu başlar. Ve çoğumuz bu sorguda yapamadıklarımız, kendimizden ödün verdiklerimiz konusunda mağlup oluruz.


Düşündünüz mü, belki de biz kendimizi bazı konularda yanlış şartlıyor olabiliriz. Bunların başında gelen şey, PARA konusudur. “Şimdi” ’mizi daha çok para uğruna satarız. Sanki önümüzde 100 senemiz daha varmışçasına “şimdi” ‘yi feda ederek, sadece nefes alıp vermekten ibaret bir yaşamı sürdürmeyi göze alanlarımız vardır. Bu hususta esas üzerinde durulması gereken konu bana göre “gereklilik hissiyatımız”. Herkes güzel şeylere sahip olmak istiyor ve bu normal algılanır olmuş. Güzel şeyler diye ifade ettiklerimizin bizim dışımızdaki dünyanın gözümüzü boyaması olabileceği akıllara pek gelmiyor! Pahalı olan şeyleri güzel olarak algılıyoruz çoğu zaman. Porsche’si olan bir adamın, arabası olmayan bir adamdan daha iyi bir insan olduğunu bana kanıtlayabilir misiniz? İyi bir spor arabayla, güçlü erkek imajı günümüzde birlikte algılanır olmuş durumda. Bu algılar insanları daha iyisi olduğuna inandırdığı nesneler için kendi zamanını, bedenini ve hatta ruhunu satmaya hevesli hale getirir olmuş. İşin ilginci, çoğumuz bunu bilinçsizce yapıyoruz. Hayat akıp gidiyor, bize dışarıdan gelen uyarılarla, yönlendirmelerle bir hayat yolu çiziliyor ve biz de çoğunlukla farkında olmadan o yöne doğru koşuyoruz. Peki mutluluğa ulaşmak için bunlar gerçekten gerekli mi?

Kocaman bir villa önünde güzel bir spor arabayı kim istemez ki diye düşünebilirsiniz ya da bunu yazıyor ama kendisi de bunlara hayır diyemez diyebilirsiniz ve kimbilir belki bu fikrinizde haklı da çıkabilirsiniz. Bu hayaller ulaşılamayacak şeyler değil zaten. Benim vurgulamak istediğim feda edeceklerinizin farkında olmanız gerektiği ve ayrıca bu hayallere ulaştığınızda mutluluğun sizinle gelmeyebileceğidir. Mutluluğun çok şeye ve en güzel şeylere sahip olmak olduğu gibi yanlış bir algı oluştu özellikle batı toplumlarında. Oysa mutluluk böyle bir şey değildir. Güzel şeylere sahip olmayı herkes ister ama güzel şeylere sahip olabilmek adına bugününü, kendini, ruhunu satmaya değmez. Çok para kazanmak uğruna sevdiklerinizle paha biçilemez anları yaşayabilmek, sevdiğiniz bir iş yapmak ya da hobiye zaman ayırmak gibi size mutluluk getirecek pek çok şeyden vazgeçiyorsanız buna değmez. Çünkü geri getirilemeyecek tek şey zamandır.

K.

  • Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir